Günümüzde, yeni nesiller, daha doğrusu “eşiği atlamış bir kesim”, “Kâinatı” da kapsayacak şekilde artık geniş ufuklu bir perspektife sahipler, teknoloji ve kitaplar sayesinde… Öyle ki, bu yeni çağla birlikte dua ve ibadetin de belirli bir yeri ve zamanı yok. Zaman ve Mekandan bağımsız bir şekilde, isteyen istediği yerde Allah’a ulaşabiliyor, dua ediyor.
Mabet duvarları arasına sıkıştırılmış “Tanrı’nın Evi” kavramına artık günümüzde pek sıcak bakmıyorlar. İbadethaneler tenhalaşırken, artan genç ve dinamik toplumlar ve nüfusla birlikte çevreyle bütünleşme ve internet çağıyla birlikte mobil iletişim ve globalizasyon ile birlikte anlık veri ve kitle iletişimi, bilginin anlık işlenişi ve iletişimi de yoğunlaşıyor. Sanki, bu noktada hacmi tasavvur bile edilmeyecek çok daha büyük, sanki tüm dinleri de içerisine alan bir yapı şeklindeki, büyüklükte bir “Evrensel Bir Mabet ’in” farkına varılıyor.
“Tanrı’dan korkma” şeklinde değil; ama “Doğa sevgisiyle” ve “Tabiatla iç içe olma” ve “Merhametli” olma duygusu ve “Tanrıyla birleşme, Evrensel bütünleşme” kavramları gün geçtikçe artıyor! Ve Tabiat’da “görevi” olmayan tek bir canlının bile bulunmayacağının bilincindeler. “Zararlı Hayvan”, “Zararlı Bitki” söylemleri onlara çok uzak!
Kobay olarak kullanılan bir fare veya bir maymun için veya eziyet görmekte olan bir kedi veya köpek veya diğer bir canlı türü için meydanlar doluyor! Veyahutta Türkiye’de yaşanan “Gezi Parkı” eylemlerinde çok daha belirgin ve bariz bir şekilde bir sosyolojik örnek şeklinde derinleşerek birkaç on ağaç için kitleler ölümüne bütünleşebiliyorlar. Bu örnekler, tarihteki daha önce yaşamış kavimlerle karşılaştırıldığında, benzersiz birer sevgi numunesi gibi görünüyor, bir bilinç kayması ve kritik bir “ALTINÇAĞ”, “BİLGİ ÇAĞI” eşiğine gelindiği mesajını veriyordu.
İşin ilginç yanı; Kuran-ı Kerim “Oku” diye başlıyor… Fakat şu bir gerçek ki, içeriğinde de “başka bir kitap okuma” mealinden tek bir ayet yok! Sadece “oku”, demesi “neyin okuyacağımızı” veya “neyin okunacağı” meselesinin ucunu açık bırakmıştır. Belki de tek bir kalıp yok, “Okunması gereken Tüm Kainat”, ve Kainatın tümü belki de “Dev bir Mabed ve Yaratıcı tarafından yazılmış Sayısız Kitaplar Bütünü”..
KANON, yeni çağın bir KUTSAL KİTABI yazılsa ve kesintisiz devam eden TANRI / ALLAH VAHYİ''nin uzun zamandır beklenen yeni bir uzantısı ve evrensel mesajı gönderilse, bu ne olurdu? Tanrı insanlığa ne söylemek ve mesaj vermek isterdi? Düşüncesi doğrultusunda oluşturulmuş bir Kutsal Kitap tematiğidir. Elinizdeki Eser, bu yönde yazılmış -Çok yönlü- 33 yıllık Teolojik bir çalışmanın ürünüdür.
KANON, ÜÇ ANA BÖLÜMDEN OLUŞUR:
1- KUR''AN, İNCİL ve TEVRAT - genel bir değerlendirilme -
2- “KUR’AN’IN KANONİK YORUMU” (99 Kanon)
3- “İNCİL’İN KANONİK YORUMU” (303 Kanon)